Zamanı yavaşlatan bir mekan: Slow Public

lulu mansion
12 Eki 2018
1 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 23 Mar 2019

Akaretler'den Nişantaşı'na doğru çıkarken solda 'shape of taste' yani 'lezzetin şekli' sloganıyla Slow Public dikkatimizi çekiyor. Geniş camlı vitrininden gördüğümüz kadarıyla içeride rengarenk seramiklerin ve kraftların yer aldığı mağazaya vakit kaybetmeden adım atıyoruz.

Mağazanın içerisi birbirinde güzel enerjiye sahip, benzersiz el yapımı seramikler, özel tasarım çantalar, takılar, mumlar ve doğal malzemelerden hazırlanmış bebek eşyaları,... gibi saymakla bitmeyecek ürün çeşitliliğine sahip. Sergilenen ürünler için çok güzel bir söylemleri var;

Biz ellerin maharetine ve yavaşlamanın gücüne inandık. Sadece türk kadın tasarımcılar, istedikleri gibi, istedikleri kadar yaratsın istedik.

İçeriye girince çalan müziğinden, aydınlatmasına mekanın enerjisi o kadar güzel ki zamanın nasıl geçtiğini anlayamıyorsunuz... Zaten genel felsefeleri duvarlara da yazdıkları üzere 'slow down' yani yavaşlamayı ve hızlı tüketim çarkından çıkarak özenle yaşamayı hatırlatıyor. Konuyla ilgili Kemal Sayar'ın 'Yavaşlama Sanatı' yazısı geliyor aklıma;

Tabiatı telaşlandıramayız. Yağmuru, rüzgarı, gündüzü acele ettiremeyiz. Her şey kendi zamanında gerçekleşir. Aynı şekilde biz de kendi dünyamızın doğal ritimlerine bağlı kalır ve onlara saygı duyarsak, daha farklı ve daha anlamlı bir biçimde yaşamayı öğrenmiş oluruz. Bunun için uzun süre beklemeyi bilmemiz gerekir. Beklemek ve sabır, hayatımızdaki ayrıntıları daha iyi fark etmemizi sağlar.